Yeni yıla girerken …

Bir yılı daha geride bırakıyoruz. Kayınvalidem de geçen hafta boyunca “Yine Aralık ayının sonu geldi.
Yine bir yıl geçti” diyordu. Aslında kayınvalidem için yaz geçince sanki yıl hızla bitmek üzere.
Onun bu düşüncesine karşı koymak mümkün değil. İnsanlar yaşlandıkça zamanın daha çabuk geçtiğini düşünürler.
Bilim adamları uzunca bir süredir zaman kavramının niye değiştiğini araştırıyorlar.
Alman felsefeci Emmanuel Kant da bu konuda “Zaman sessiz bir testeredir” demiş.
Zamanın sessizce akıp gittiğini ifade etmiş.

Yeni yıla girerken  “Kaybolan zamanın peşinde hız” (Speed auf der Suche nach der verlorenen Zeit) filmini
hatırladım. 2012 yılında Alman belgeselci rejisör Florian Opitz tarafından çevrilmiş. Alman rejisör Opitz, oğlu
doğunca ailesine daha çok zaman ayırmak istemiş. Bakmış olmuyor. Niçin olmuyor sorusuna filmde cevap aramış.

Yeni teknolojiler, modern iletişim araçlarıyla daha çok zaman kazanmamız gerekirken zaman darlığından niye
planladıklarımızı yapamadığımızı araştırmış. Hızımızı niye teknoloji belirliyor… Kendimize, ailemize
niye istediğimiz kadar zaman ayıramıyoruz… Filmde borsacıdan, firma danışmanına, aktörlere, hemşirelere,
pilotlara, çiftçilere ve daha birçok kişiyle görüşülmüş. Kayıp zamanın peşine düşülmüş.

İnsanın yaşı ilerledikçe zamanın hızlı akıp gittiği düşüncesi her şeyin sonsuza kadar devam etmeyeceği bilincinin
daha baskın olmasından kaynaklanıyor herhalde… İnsanlar muhtemelen önemli ve güzel görüp de yapmak istedikleri
şeyler için zamanın daraldığı düşüncesine kapılıyor…

Bana göre bu yaş ile ilgili bir teori… Genç yaşlarda 12 ay gibi bir süre sanki bir türlü bitmeyecek gibi uzun gelirken ileri
yaşlardaki biri için göreceli olarak kısa geliyor. Hangi teori geçerli olursa olsun zaman akıp durmuyor. Velhasıl
bazıları için zaman bir uçak hızıyla akıp gidiyor, bazıları için sanki geçmek bilmiyor. Ama ne olursa olsun,
zamanı nasıl algılarsak algılayalım hiçbir şeyle ölçülemeyecek kadar değerli her bir dakika zamanı ziyan etmeyip
doya doya yaşayalım.

Çünkü zaman dönüşü olmayan bir yol gibi… Zamanı geri döndürmek mümkün değil… “Zamanı dondurmak”  diye
bir deyim var. Bilmem hiç duydunuz mu ? Bu deyim daha çok fotoğrafçılar tarafından kullanılıyor… Fotoğrafın
çekildiği anı tasvir etmek için “Zamanı dondurduk” diyorlar. Bazen de hayret edilecek bir olayla karşı karşıya
kalınca sanki zaman bir an için durmuş gibi “Şaşkınlıktan donup kaldı” derler…
Halbuki bunların hepsi avuntu bence… Zaman ne donuyor ne de geri dönüyor. Yıllarca önce hat sanatı sergisinin
açılışı için Frankfurt’a gelen rahmetli Sakıp Sabancı ile serginin açılışı öncesi müzedeki
kafede uzun uzun sohbet etme fırsatını bulmuştum. Konuşmasında şikayetçi olduğu tek konu zamandı…
“Ben zaman fukarasıyım”
diyordu…

Yorumlar

yorum